Satrpialo



Kardeş Türküler / Satrpialo


Tu ase turpa ikavi
Rad ver gamçnevdi iao
İmad rom siqvarulistvis
Guli ar gamiğiao

Ahla shva neba ver vnahe
Alersit gamağviao
Tkbiladats mai kurkura
Kalta zed damartziao

----

Madem böyle körpe idin
Neden fark edemedim seni
Neden böyle bir sevgiye
Yüreğimi açmadım

Bir yol var mıydı seni sevmekten başka
Sen ki, şefkatle uyandırdın beni
Tatlı dille fısıldadın
Kollarına aldın beni
[ içeri buyrun ]

sonsuzluk

http://www.taraf.com.tr/makale/8372.htm


ays"Beynimizin, hem bir gün öleceğimizi bilip, hem de bu bilgiyi bize unutturabilmesindeki sırrı anlayamıyorduk. "

"Bütün o fırtınaları, kasırgaları, kaynaşmaları benden sakladığına şükretmek mi yoksa bunca muhteşem bir kargaşanın ortasında beni bu kadar çaresiz ve cahil bıraktığı için isyan etmek mi gerektiğini bilemedim."

ne güzel ifadeler bunlar.. yazarı kim?

mhv: Ahmet Altan'ın bu pazarki yazısı

fny: sonsuzdan geri saysak mı ne yapsak yine

mhv: Hayır, sonsuza yakınsasak..

fny:"Örneğin bir fonksiyonun limiti sonsuza yakınsıyor ise ne kadar gidersek gidelim hep bir sonsuza yakınsama vardır.Fakat hiçbir zaman somut bir ifadeye ulaşılamaz.Fraktallarda da ne kadar küçük parçalar alırsak alalım hep aynı şekli buluruz.Yani bir sonu yoktur bunun sadece bir sonsuzluk mevcuttur"


[ içeri buyrun ]

ocakta yemeğim var

biraz arabeskin kimseye zararı olmaz :)


müzik - ibrahim tatlises haydi söyle | izlesene.com
[ içeri buyrun ]

isyan,çünkü beterin beteri yok!



bakma böyle esrar çekip mayıştıklarına,

bir gün var ya bu mağripli çocuklar,

bir gün yakacaklar Paris'i!

not: çeviriyi komunist bir grup yaptığı için galiba, inşallah gibi tinsel!! kelimeleri çevirmemişler, eklememişler
[ içeri buyrun ]

saçmalar

biraz önce yağ sıçradı koluma, yemek yaparken. yine yandım. pırasa yapıyordum bilmiyorum sever misin, hiç bir zamanda bilemeyeceğim. iyi ki de bilemeyeceğim değil mi? en iyisi bu oldu, daha başka olamazdı, olmamalıydı zaten. ben de böyle düşünüyorum. ve hep böyle düşüneceğim merak etme, hiç değiştirmeyeceğim düşüncelerimi, en iyisi buydu ve hep böyle kalacak, hiç değiştirmeyeceğim ama bunun için çokça değişmem gerekecek. olsun ben yaparım, başarırım, değişe değişe gelmedim mi bugünlere... en iyisinin bu olduğuna inanmak için de değişebilirim ne olacak ki... bundan kolay ne var ki... lafını etmek bile saçma ki...

geçen gün de elimi yakmıştım ya, hala kızarıklığı var parmaklarımda, hiç geçmeyecek diye korkuyorum, başka şeyler de hiç geçmeyecek diye çok korkuyorum.

hayır hayır... geri aldım, ne demiştim en başta en iyisi bu oldu,ben de böyle düşünüyorum evet, hala geçerli söylediklerim. korkmuyorum da, geçecek her şey.

geçmeyecek ne var ki?

senin hiç dinlemeyeceğin şarkılar dinliyorum. sevmezsin sen bunları, bakmazsın bile yüzlerine işte ben "en iyisi bu olsun" diye dinliyorum hep onları, en iyisinin bu olması için senin sevmediğin herşeyi sevmeliyim. zaten sen olsan da olmasan da seviyorum ki ben bunları... onun için yine sorun yok, yine en iyisi bu oldu. başka birşey olamazdı ki zaten. olmamalıydı. yemeğim güzel oldu gibi. yağını biraz abartmışım sanki, sana olan...............nefretimi de abarttığım gibi. nefret etmiyeceğim artık senden, herşeyin fazlası zarar değil mi, nefretin fazlası da iyi değil, kendimi tüketiyorum, belki de çokça yanmamım sebebi budur. mutfak da iyi olmaman yani. gerçi ben devriş devrimcilerinin kuru ekmeğine talip olabilirdim ama...neyse unut gitsin. ne diyordum, nefretin de fazlası zarar diyordum, kötü şey bunlar insanlar hele kalbi olanlar uzak durmalı. var ya mutfakta kül etmeyi beceremediğim bir kalbim işte ona hiç gelmiyor bu kadar yüksek dozda nefret, ondan nefret olmasın...sen olmasın... evet evet en iyisi bu oldu. başka türlü olamazdı.

demin bir paket çikolatayı bitirdim ya ondan galiba bu mutluluğum ya da yine hatırladım diye de olabilir mızraksız ilmihali. çok sıkıldım gerçi her elime aldığım şeyin arkasına bakmak içinde ne var ne yok incelemek... daha doğrusu yoruldum... belki de evimi özledim. bundan bu huysuzluğum. huysuz muyum hayır sadece biraz sensizim o kadar.

o da geçecek biliyorum, birilerinin şifalı gözleri beni iyi edecek.

herşey can sıkıntısından oluyor biliyorum. ondan bu kadar saçmalıyorum. halisünasyonlar görüyorum. ama ne diyoruz; evet en iyisi bu oldu. başka türlü olamazdı zaten.

[ içeri buyrun ]

nurhan irfan


"bir radikal-islamcı-eylemci-örgütçü
gencin aşık olmasıyla değişen hayatını,
annesini, memleketini, kadınları, kötü adamları,
takımın idealistlerini tekrar bir elden
geçirmesini hikâye eden kitap."


nurhan'ın yazdıkları:

irfan, doğunun uygarlıklarının temelindeki şeymiş.
irfan'la tanıştım ben. içimde o kaybolmuş uygarlığı dirilten bakışları var. esmer ve utangaç yüzü; başka zamanlara, insanın tanrı'yla barışık olduğu zamanlara bağlıyor beni. sevginin ve bağlanmanın; insana dağları deldirdiği, çölleri gezdirdiği zamanlara.. ya da belki ben öyle sanıyorum.
çok mu hayalperestim?

dağları benim için deler mi? yürür mü benim için?
benim için ağlar mısın irfan? benim için dua eder misin?

beni tanıyor musun? bir kızın yüreği hangi dilden konuşur, bunu biliyor musun? sezdirmeye çalıştığın yakınlığın, yüreğimin atışlarını duyabilecek kadar mı? üstüme çullanan ve beni içime hapseden dünyaya sezdirmeden, içimde büyüttüğüm düşleri çözebilecek misin? benimle aynı mı senin de düşlerin?

ben konuşmayı unuttum nerdeyse...
ben anlatamam, sen anlamalısın.
ben bir kızım. belki de beceriksiz bir kızım. yuva yapmayı bildiğimi zannetmiyorum. oturduğumuz evin bahçesi yok. bahçemizde ağaçlar yok, kuşlar yok. hiç yuva yapan bir kuş görmedim ben.

annemi izleyecek vaktim de olmadı. sıralarda dirsek çürüttüm, kurşun kalemimi emdim, bana ukala demesin diye, hocalarımdan susmayı öğrendim. yasaklanmanın dayanılmaz patolojisini tattım ben.

annem, erkeklerin yalancı olduklarını söylüyor bazen. sen hiç yalan söyledin mi irfan? hiç konuştun mu bir kızla daha önce?

beni nasıl tarif ediyorsun irfan? güzel miyim? akıllı mı? içine kapanık ve gizemli mi? mücahide mi? bilinçlendirilmesi gereken biri mi? yanında kendini güçlü hissettiğin, erkekliğini: her şeyin üstesinden gelebilecek bir yaradılışta olduğunu duyumsattıran biri miyim senin için? zayıf, narin bir şey?

sende incelme, nazik olma, duygulu olma gibi ihtiyaçlar uyandırıyor muyum? hiç bana çiçek almak istediğin, sonra da bunun ötekilerin davranış biçimi olduğunu düşünüp vazgeçtiğin oluyor mu?

benimle Allah'a mı yaklaşıyorsun, günaha mı?

anadilin benimkinden farklıymış. bana anadilinde de yakın mısın irfan?

sen savaştan söz ediyorsun irfan. kısa bir süre öncesine kadar anladığımı sandığım, artık hiçbir şey anlamamaya başladığım bir savaştan söz ediyorsun...

bilmiyorum... korkuyorum...

benim sende bir yerim var mı, gerçekten var mı? içine doldurduğun kitap cümleleri arasında nurhan kelimesinin de kapladığı bir yer var mı gerçekten? irfan, kimsin sen? benden ne istiyorsun? senden ne istemeliyim? bizim de bir hayatımız olacak mı? bir gün gerçekten "biz" diyebilecek miyim? anne olabilecek miyim?

korkuyorum. korkuyorum. korkuyorum. Allah'ım korkuyorum bir kızım ben korkuyorum.

irfan'ın okuduğu şiirdeki kız gibi, ölecek miyim? benim de ellerim ve parmaklarım, "bir nar çiçeğini eziyor gibi" mi, "denizin dibinde geziyor gibi" mi?

ey kalplerin gerçek sahibi Allah'ım!
kalbimi genişlet, dilimdeki düğümü çöz, içimdeki düğümleri çöz. ve bağışla beni. seni sevmekten ayırma beni. -



irfan'ın cevabı:

amin. evet senin için ağlarım nurhan. senin için dua ederim, ikimiz için. bir kızın yüreği hangi dilden konuşur, bilmiyorum. ama konuşmaya çalış benimle. bizleri farklı ve bir yaratan Allah, anlaşılır da kılacaktır elbette. varlığımın her zerresiyle dinlerim seni, konuş! düşlerini anlat bana. düşleri gördüren Allah. hem biz konuşuruz zaten... kelimesiz, harfsiz bir dilin aramıza çiçekler serpiştirdiğini duymuyor musun nurhan?

ben de dirsek çürüttüm, ben de yutkundum; ben çok yutkundum nurhan, ama hiç yalan söylemedim. en azından son sekiz yıldır, polisler ve üzülmesinler diye aileme söylediklerim dışında hiç kimseye yalan söylemedim. hele sana!
pırıltıları ruhuma yıldızlar serpiştiren gözlerine bakarak nasıl yalan söyleyebilirim ben?

ben dağlarda büyüdüm, ağaç diplerinde düşündüm çocukken. yuva yapan kuşlar gördüm nurhan. yapabilirsin ki seni kadın olarak yaratmış Allah.

seni tarif edemiyorum nurhan! sen beni tarif ediyorsun... belki de kalu bela'dan beri tanışıyoruz biz, ruhlarımız tanışıyor...ben çiçekçi dükkanlarından çiçek alamam. sana çocukluğumun geçtiği dağlardan toplamak isterim çiçekleri. ama bunları söze dökemem, dökemem dökemedim, dökemiyorum...
ama inan bana sen; ana dilimde; uğrunda bağdat halifesi ile tek başına savaşılan destandaki kadınsın...

ama biz savaşmak zorundayız nurhan! yaratılışımızın bize yüklediği anlamlardan biri bu!

kötülükle, yanlışlıkla, zulümle, insanlarla hakikatin arasına giren her şeyle savaşmak zorundayız.

hayatsa ölümle bitmiyor; biliyorsun.korkma nurhan! çünkü Allah "korkmayın" diyor.
"inanıyorsanız üstünsünüz"...


Mehmet Efe- Mızraksız İlmihal
[ içeri buyrun ]

korkma ben varım!

fatma nihan yildiz (19:41):
aman işte saçma sapan bişi..
hadi korkma ben varmı
açsana rastgele
bi yeri yaz bana

esra (19:43):

Ne sakıncası var ki? hem kendinden bahsetmezsen seni nasıl tanıyabilirim?
Beni yargılamandan korkuyorum
seni yargılamak mı? deyip elimi tuttu.

fatma nihan yildiz (19:43):
devamm

esra (19:43):

Son derece duyarlı ve şefkatliydi
"ben senden yanayım şebnem"
esra(19:44):
bu kadar

fatma nihan yildiz (19:44):
tamam
coook tşk ederim.

[ içeri buyrun ]

yoköylebişey

-sen benim gibi kızları sevmezsin.

-evet.

-ben de senin gibileri sevmem zaten.

-sorun yok o zaman.

-ne zaman oldu ki.
[ içeri buyrun ]

sanırdım ki


küçükken sanırdım ki annesi babasından ayrılmış çocukların babası yoktur. evet 5. sınıftayken böyle sanıyordum...
[ içeri buyrun ]

cemal süreyya

iki çay söylemiştik orda, biri açık
keşke yalnız bunun için sevseydim seni

hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni

ikinci bir parıltı var senin bakışlarında
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

bir şey var ancak makilerin orada söyleyebilirim
keşke yalnız bunun için sevseydim seni

uzaklara bir bakışın vardı cafetaryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni

bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni

keşke yalnız bunun için sevseydim seni

an ki fıskiyesi sonsuzluğun

keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

[ içeri buyrun ]

filistin nereye gitsem buluyorum seni

[ içeri buyrun ]

Etiketler

40ında 40 kadın (1) aalborg universitet (1) ah muhsin ünlü (2) ahlaksız (1) ahmet altan (1) ahmet kaya (1) ahmet muhip dıranas (1) alanis morisetti (1) andımız kaldırılsın (1) anna (1) arranged (1) aşk risalesi (2) attila ilhan (1) aynalar koridorunda aşk (1) azam ali (1) aziz nesin (1) barcelona barcelona (1) boys over flowers (3) cafe de flore (1) cahit zarifoğlu (10) can yücel (1) cemal süreyya (1) cevdet bağca (1) chaos 2001 (1) cihan aktaş (1) cv (1) dağcılık (1) DE LA FRAYEUR D’ÊTRE PLOMBIER BORGNE (1) dengeler adına (1) devendra banhart (1) documentarist (1) dostoyevski (1) dublörün dilemması (2) dutch chapel (1) dücane cündioğlu (1) edip cansever (1) elif şafak (1) elif şafak siyah süt (2) elveda oblomov (1) erdem beyazıt (6) eren safi (1) ergenekon şerefsizleri (3) eternal sunshine of spotless mind (2) everything must change (1) ey selahaddin (1) farif ferjad (1) fatma barbarosoglu (1) fight club (1) FİLİSTİN (10) filistin hamas islam (2) first lady (1) furkan çalışkan (2) furkan suresi (1) galata konak cafe (1) george benson (1) gökhan özcan (3) görücü usulü (1) hakan albayrak (2) hamlet (1) hayat iman ve cihad (1) ian dallas (1) ibrahim paşalı (1) ibrahim tenekeci (8) ihvani müslim (1) imam humeyni (2) imany (1) ismail kılıçarslan (1) ismet özel (13) izzet şahin (1) kadın (1) kafka (1) kardeş türküler (1) karnak kafe (1) kelam (1) keny arkana (1) killng me softly (1) kitaplarım (1) kolera (1) korkma ben varım (2) küçük prens (1) la haine (1) lale müldür (2) lara fabian je t'aime (1) le trio joubran (1) leman sam (1) leonard cohen (1) leyla ile mecnun turgut uyar (1) majid majidi (1) masal (1) mavi kelebek (1) mehmet efe (2) melek arslanbenzer (1) mızraksız ilmihal (3) mihrimah sultan cami (1) mo ghile mear (1) murat menteş (7) mustafa islamoğlu (2) mustafa kutlu (4) mustafa ulusoy (2) müslüm gürses (1) native deen (1) nazanbekiroglu (1) nazım hikmet (1) necib mahfuz (1) necip fazıl (1) NEDEN AŞK ACISI (1) nietzsche (2) nihat dağlı (1) nikos kazancakis (1) nurettin topçu (1) nurullah genç (1) obama (1) oğuz atay (1) old boy (1) one litre of tears (1) onegin letters (1) oruç aruoba (4) ömer hayyam (1) özdemir asaf (1) pink floyd (1) platon (1) pulp fiction (1) rachel corrie (1) reconstruction (1) samed karagöz (1) sartre (1) satrpialo (1) sezai karakoç (2) sin palabras (1) sonbahar (1) suleyman cobanoglu (1) sultanahmet camii (1) süleyman çobanoğlu (3) sünnet anlayışı şekilcilik (1) şarkılar (28) şıpsevdi sakız (1) taraf (1) tarık tufan (2) tekfurun kızı (1) the best of youth (1) the burning plain (1) tuluhan tekelioğlu (1) turgut uyar (1) tutunamayanların şarkısı (1) uçurtma avcısı (1) utopia (1) varlık ve teklik teoremi (1) vas mandara (1) with one voice (1) yarim senden ayrılalı (1) yavuz selim camii (1) yıldız hamidiye cami (2) yılmaz erdoğan (1) you will never know (1) yök (1) yusufilezüleyha (1) zeynep arkan (1) zeytin'in hayali (1) zorba (1)

Blog Arşivi